Son on yılda Büyük Durgunluk (2008-2012 Küresel Ekonomik Kriz) esnasında yaşanan yüksek işsizlik işletme sahibi olmak isteyenleri çalkantılı bir iş piyasasına bel bağlamak yerine kendi harika fikirlerini hayata geçirmeye teşvik ederek bir girişimcilik dalgası başlattı.
Silikon Vadisi, bu krizin ardından Slack, Uber ve Airbnb gibi önüne gelen her şeyi yıkan tekeller doğurdu. 2020 itibari ile başlayan pandeminin doğurduğu krizin üstündeki toz çekildiğinde de aynısını bekleyebiliriz. Salgın dünya çapında yerel ekonomileri mahvetmiş ve milyonları işsiz bırakmış olsa da, girişimciler için bir rönesans başlatacak. Daha fazla insanın kurumsal düzenden çıktığını ve kendi işlerini kurduğunu görmeye başlayacağız. Çok sayıda restoran ve perakendeci, kuaför ve güzellik salonları, spor merkezleri gibi işletmelerin dünya çapında geri dönüş tarihi belli olmadan kapatılmasıyla beraber çalışandan girişimciye geçiş çoktan başladı. Bunu vergi levhası başvurusunda bulunan kişi sayısı istatistiklerinden okumamız mümkün. İşçiler evde kalırken şirketlerin maliyetleri telafi etmesine yardımcı olduğu Avrupa’da, işsizlik oranı ABD’dekinden çok daha düşük. Fakat bu ekonomiler işçi ve işverenler finanse edildiği için, yeni iş oluşumunda aynı dramatik yükselişi görmedi.
Bu süreçte tüm küçük işletme sahipleri finanse açısından zor bir testten geçecek. Ancak çoğu çalışan da pandemi ardından girişimciliğe yenilenmiş bir bağlılık ve -asla mümkün olmadığını düşündükleri şekillerde- değişim ve uyum sağlama yeteneğine sahip olarak çıkacak.