You are currently viewing Babaannemizin Helvası

Babaannemizin Helvası

Küçük çocukların supangleyi görünce “Babaannem mi burada?”, babanın ise “Annem mi geldi?” diyerek anneye soru sordukları reklam filmini izlemeyen yoktur şu son zamanlarda.

İlk izlediğimde büyük bir kahkaha ile güldüm. Ne zaman duysam gülerim, hatta hala bu yazıyı yazarken de yüzümde hafif bir tebessüm var. Ama sonrasında komik oluşu ve güldürmesinden ziyade garip anlamlar içerdiği düşünmeye başladım.

Supangle bir kere kesinlikle bir Türk tatlısı değildir. Bir Fransız tatlısıdır. Yani bizim babaanemiz supangle yapmasını bilmez. Hatta ne olduğunu da bilmez, ismini de telaffuz edemez. O yüzden kesinlikle ne bir geleneksel Türk tatlısı olabilir ne de evde supangle yapılsa “Babaannemiz mi geldi? Diye soru sorarız. Bir kere en büyük tutarsızlık burada.

Sonra, geleneksel Türk tatlılarına göre yapılışı çok kolay bir tatlıdır. Şöyle ki; geleneksel tatlılarımızın neredeyse hiç birinin hazırı bulunmaz. Çünkü çoğunun yapımı zahmetlidir. Ama bu bahsettiğimiz tatlı en basit geleneksel tatlımızdan da basit.

Kendi basit tatlılarını ön plana çıkarmaya çalıştıkları aşikar. Supangle veya puding  reklamları, fark etmez. Bu tarz reklamlarla bilinçaltımıza dayatılmaya çalışılmakta. Kanmayın bunlara. Kendi kültürümüzden vazgeçip, elin basit tatlısını mı yiyeceğiz? Benim hiç niyetim yok!

Bizim babaannelerimiz bin bir zahmetle uğraşıp baklava açar, sütlaç, muhallebi yapar. Revani, şekerpare… Ramazan’da güllaç yemeyen yoktur. Onların tatlılarından bin kat daha afiyetle yeriz. Yahu en basitinden unu kavurur helva yapar!

Nerede bizim tatlılarımız, nerede onlarınkiler? Kıyaslamaya gerek bile yok. Reklamın yabancı olduğunu ve üzerine Türkçe dublaj yapıldığını biliyoruz, ama bu bir dublaj hatası değil. Koskoca Dr. Oetker ülkemize farklı bir tarzda reklam çekmiyorsa demek ki yazdıklarımda haklıyım.

Her ne kadar dalga geçilse de yavaş yavaş alıştırılıyoruz kültürlerine. Önemli olan bu gibi reklamlara prim yaptırmamak. Biz yine bunlara aldırmadan aldırmadan, yüzümüz gülerek kapatalım yazıyı. Dr. Oetker toplumdan bu kadar uzak, gerçeği yansıtmayan gözlemler yaparsan öyle hep doktor olarak kalırsın, yardımcı doçent bile olamazsın!?