Bu sıralar Mars’ta insan kolonisi kurmaya çalışan Elon Musk’a göre III. Dünya Savaşına yapay zeka neden olacak. Sadece Musk değil birçok insan yapay zekanın ve bunu kullanan robotların hayatın her alanında artık karşımıza çıkmaya başlaması ile bu düşünceye kapılmaya başladı ve bir şehir efsane haline geldi: “Robotlar Dünya’yı ele geçirecek.”
Robotlar ve yapay zeka endüstri 4.0 ile beraber fabrikalarda birçok işçinin yerlerini şimdiden almaya başladılar ve iş gücü istihdamı konusunda ciddi açıklar yarattılar. Yönetim danışmanlığı firması McKinsey bir rapor hazırlayarak bu konudaki endişeleri haklı çıkarttı. Bu rapora göre 2030 itibarıyla 800 milyon kişi yerini robotlara bırakacak. Uluslararası Robotik Federasyonu‘nun (IFR) istatistiklerine göre, dünya genelindeki üretimde çalışan robot sayısı her geçen gün artmakta. Dünya çapında, 2015 yılında her 1.000 işçiye 6,6 robot düşer iken 2020 yılı itibari ile bu sayı 19,8’e kadar yükseldi.
IFR verilerine göre; istihdam edilen kişi sayısına göre robot kullanım oranı Avrupa’da 3,09%, Kuzey Amerika’da 1,89% ve Asya genelinde 0,96%’dır. Dünya’da bu oranın en fazla olduğu ülke ise 4,88% ile Güney Kore’dir. Yani 100 kişi başına neredeyse 5 robot düşmektedir. Ve bu oran her yıl 9% artmaktadır.
Fakat tüm bu rakamlara rağmen, Microsoft CEO’su Satya Nadella robotlar ve yapay zekanın istihdam açısından bir tehdit olmadığını aksine daha fazla istihdam yarattığını savunuyor. Fakat robotların temel insan yetenekleriyle kıyaslanabilmeleri için çok uzun bir zaman gerekli:
1. İnsan Elleri:
İnsan ellerinin komplike yapısı henüz bir robota kopyalanmış değil. Şu an için gündelik işlerde çalışan robotların elleri oldukça kullanışsız. Geliştirilen yeni nesil el teknolojileri ise daha kırılgan ve insan yeteneklerinden yoksun.
2. Temas Hissi:
Ellerimiz kopyalanamadığı gibi insanın müthiş hassasiyete sahip doku organı deri de kopyalanabilmiş değil. Dokunmaya karşı verilecek tepkiler ancak bulanık mantık ile sağlanabilir. Deriden alınacak verileri bulanık mantık ile süzüp tepki vermek gereklidir. İnsan beyni kadar güçlü bulanık mantık ile çalışabilen bir işlemci ise henüz üretilmedi. Bundan daha önceki yazılarda da bahsetmiştim.
3. Nesne Kontrolü
İnsan elini ve derisini kopyaladık ve evdeki en güçlü CPU ile düşünen bir robot ürettik. Nesne kontrolünü çocuklar bile yıllar içerisinde öğrenmektedir. Bunun için robot beyninin sürekli kendini yenilemesi yani öğrenmesi gereklidir. Böyle bir yapay zeka üretmek için çok gerideyiz.
4. İletişim
İnsanların insanlar ve hayvanlarla girdiği çapraz iletişim görme, tat alma, koku alma, dokunma ve duyma duyu organları ile sağlanır ve bunlar için birincil araç konuşmadır. Konuşma için ise yine en az insan kadar bulanık mantık kullanabilen bir beyin gereklidir. Bunun yanı sıra o beynin yeni kelimeler öğrenebilmesi ve cümle içerisinde yorumlayabilmesi gereklidir. Şu an için böyle bir teknolojin yıllar yılı gerisindeyiz.
5. İnsan Benzeri Akıl
Akıl; az önce bahsettiğim gibi geliştirilen bir şeydir. Medeniyet bir sonraki kuşağa öğrenilen tecrübeler aktarılarak oluşturulmuştur. Bu şekilde öğrenebilen ve öğretebilen bir insan beyni kopyası CPU üretebilecek seviyeye erişecek olsak dahi insanlar bu beyni robotların kullanmasına izin vermeyebilir. Neden mi? Bu yazının konusu olan endişeden ötürü…