Küçüktüm, ufacıktım. Müziğe karşı ayrı bir merakım vardı o zamanlar. Akşama kadar televizyon karşısında video klip seyrederdik. 96 senesinde bir klip başladı. Yanıp sönen trafik lambaları belirdi ekranda. Daha önce hiç denk gelmemişti. Ve “Teoman” yazdı.
Yeni olduğu için sonuna kadar büyük bir merak ile izledim. O gün dilime nakaratı dolandı. Çalan şarkı “Ne Ekmek Ne De Su” idi. İşte tam o an bende başladı büyük bir sevgi. İlerleyen zamanlarda kasetlerini aldım, kaçırmadım. Klipleri çıkınca ses sona açılıp pür dikkat izlerdim.
Dinlemediğim şarkısı yoktur, konserlerine gitmişliğim vardır, her gün mutlaka birkaç şarkısını dinlerim. Ve şu var ki; ilk dinlediğim şarkıda hangi tadı aldıysam son albümünün şarkılarında da o tadı alıyorum. Kendi kalitesini hiçbir zaman aşağıya çekmedi.
Şarkıcı değildir kendisi. Aynı zamanda söz yazarı ve gitarist. Kendisinin de belirttiği gibi şarkılarında yaşadıklarını, hayali kahramanlarını anlattı bize. Ki dinlediğimiz şarkılar anlamlıydı. Herkes mutlaka kendisinden bir şeyler bulmuştur.
Eminimdir ki rock müzik dinleyenlerin çoğu bu akıma “Teo” ile başlamıştır. Bugün ülkemizde rock bu denli seviliyor ve dinleniyorsa en büyük pay sahiplerinden biri “Teo”dur. Kim vardı ki zaten? O ve onun gibiler aldı bu tarzı bugün buralara kadar taşıdı.
Bugün aldığı karar ile müziği bıraktı Teoman. Üzüntü içerisindeyim. Hatta bu vakitten sonra “Ben zaten sevmiyordum” gibi cümle kuranlara savaş açıyorum. Sizler sanatçıları değil beş para etmeyen ve etmeyecek olan şarkıcıları dinlemeye mahkumsunuz zaten.
Kendim bu kadar şarkıcı varken neden bıraktığına anlam veremesem de, bu anlamsızlığın aslında onun için bir anlam ifade ettiğinin farkındayım.
Sen olmasan da ben bana rock müziğini sevdiren adamı dinlemeye ve dinlettirmeye devam edeceğim. Kendine has tarzı, beğenilme kaygısız yazdığı ve yorumladığı şarkıları ve müziği ile tam bir yıldızdı. Ve bugün bir yıldız daha kaydı… “Teoman”