Uykudan kalmak; her gün yeniden doğmaktır, hayata uyanmak. Mahmur halin, sesinin çıkmayışı ve boğazında düğümlenen sözler. Bezmişlik ve geldik gidiyoruz korkusu sardığı o anlar. Her gün böyle başlar hayat insanoğluna. Nasıl başlarsan da öyle gider ya hani, öyle gelir gider işte. Hayata tutunmaya çalışılır. Daha sıkı. Tatmin olmaya çalışır, ya da kendini kandırır. Zaten tatmin olanda yok. Yürürsün yollarda, koşmak istersin bir an önce varmak için. Koşamayınca mutsuzluk sarar, o püsküllü bela. Tüm tatminsizliklerin bileşkesi. Neden her uyanışta tabiat gereği erişilemeyecek olan bir şeye varmaya çalışılır? Uçsuz, bucaksız bir deryada kürek sallamak, içinde dolaştırmaktan başka nerelere götürebilir ki. Her uyandığında başa dönülüyor, sil baştan. Madem olmuyor, olmuyorsa olmaz. Varınca bir anlamı kalmaz zaten, boşver, her uyanış ayrı bir güzel.

Uyanış
- Post author:Burak Canpolat
- Post published:22 Ekim 2013
- Post category:Felsefe / Kısa Yazı
- Reading time:1 min read